2011-03-03

ah şu ölümlü dünya..
ne kadarda kolay ölüp gitmek..
sabah vardın, şimdi yoksun..
umarım gitmek için hayatın boyunca uğraşlar verdiğin cennete ulaşmışsındır..
Tanrı'na..

biliyorum, seni üzdüm çoğu zaman..
rahatsızlıklar verdim..
kıymetini bilemedim..
o kadar nankör ki insan denilen varlık, gidince anlıyor kıymeti..
kıymet o zaman kıymete biniyor..

oysa sen büyüttün beni..
elimden tutup parka götürdün..
ilk patenimi, bisikletimi aldın..
poşetler dolusu kivi taşıdın bana..
işten verdikleri öğle yemeklerini -hande bunu sever- diye getirdin..
baktın bana, büyüttün, sahip çıktın, kolladın..
her zaman doğru yolu bulmama yardımcı olmaya çalıştın..
ama doğru yol nedir ki dede..
Allah'ın yolu mu?

ben şuan bunu bilmiyorum..
pek de inanmıyorum açıkcası..
ama sen tecrübe ediyorsun şimdi..
umarım inançların seni yanıltmaz, huzur verir..
rahat ettirir seni bizden çook uzaklarda..

dün sabah erken kalkmış, gece de erken bayılmış olmasam
sabah kalhvaltıya kalkamayacaktım
ve seni son kez görmüş olamayacaktım..

en son ne zaman sizinle kahvaltı ettim bilmiyorum..
uzun zamandır uyuyorum..
sanki kış uykusuna yatmış gibi saat 3-4 olmadan uyanamıyorum..
şu film sevdam olmasa bu kadar, seni daha çok görebilecektim belki..

sana kızıyordum çoğu zaman..
senden daha kibar bir insan olmanı bekliyordum..
bazen kızıp sana bağırdım bile oluyordu..
zaten geçen gün bana haketmediğim bişey yüzünden kızınca
günlerdir yüzüne bile bakmıyordum..
sen benimle konuşmaya çalışıyordun oysa ki..
hatalarını bile anlayabiliyordun..
ben her zaman iş işten geçince anlarım..
hep de kızarım bu huyuma..
ama insan öyle kolay vazgeçemiyor kendinden..
birşey tutturdumu sürüklenip gidiyor arkasından..

şimdi yoksun, yarında olmayacaksın..
ve ben, eğerki bu kötü ve bana ders veren bir rüya değilse,
seni sabah tekrar göremeyeceğim..
bu her ne kadar içimi acıtıyor, hiçbir şeyin yokken bir anda gitmene kızıyorsam da
kabullendim..
evet, hem de şimdiden..
üzerinden 24 saat bile geçmemişken..
yapabilecek başka hiçbir şeyim yok üzülmekten başka..
keşke üzülmek bir işe yarasa..
seni geri getirse..
ve ben sana daha iyi bir torun olabilsem..

tabutunun başında ki kalabalığın bana bakışlarına aldırış etmeden ağladım bugün..
herkes toplanmış sanki benim gelmemi bekler gibiydi..
üstelik kafama bağlamak için hiçbir şey akıl etmemiştim..
rus tipi şapkamla attım kendimi evden seni son yolculuğuna uğurlamaya..
tabutunu açıp sana son bir kez bakmak isteyip istemediğimi sordular..
nasıl bakabilirdim?
sıcacıkmışsın hala, soğumamışsın bile..
sanki hiç ölmemiş gibi..
çok zorladılar, son kez gör, öp, af dile diye..
üzgünüm ki yapamadım..
nasıl yapabilirdim?
hala inanamazken senin öldüğüne..
seni nasıl son kez o tabutun içinde yatarken seyredebilirdim..
ama az ağladım..
bir ilk duyduğum da bir de tabutunun başında..
herkes ağlarken ve suratıma öylece bakıyorken daha fazla ağlayamadım..
o kadar soğukkanlı olduğumdan değil maalesef ki..
ota boka ağlarım..
ama gözyaşlarımı gereksiz insanlara ve olaylara tüketmişim sanırım..
ahh tabiki de bu bir bahane olamaz..
ama ağlayamadım işte..
inanamıyorum belki de hala..
kabus gibi geliyor bu yaşananlar..
ama uyuyamıyorum ki uyanayım güzel bir sabaha..
belki kahvaltıda buluşuruz..
söz ne kadar geç yatarsam yatayım, ilk seslenişte kalkıcam hemen..
sarılıcam sana..
bunu neden yaptığımı anlamayacaksın ama olsun..
belki o zaman ağlayabilirim, sevinçten..
orda seni karşımda sapa sağlam gördüğümden..
ahh dedecim..
bu gece bunu dileyerek yatıcam..
umarım bir kafir'in dilekleri kabul olur..


seni bu aralar en sevdiğim parçayla uğurluyorum..
sözlerini bilmiyorum ama ruhuma huzur veriyor..

yatağındayım şuan...
kokunla yatıcam bu gece..
hep aklımdasın..
anlıyorsun, görüyorsundur gerçi..
huzur dolu ol..
rahat uyu..
seni seviyorum..
gerçekten..


1 yorum: